24 Ocak 2016 Pazar

İLK KARNEMİZİ ALDIK ŞÜKÜR

Özel Asfa Halil Necati İlkokulu 1. Sınıf Öğrencileri Karnelerini Aldılar.
Karne heyecanı müthiş bir duygu. Hele bir de karne iyi ise o zaman keyfine diyecek yok.
Minik yüreklerin kıpır kıpır olduğu bir gündür karne günü. Bir an önce verilse karnemiz ve tatile başlasak diye sabırsızlanır yumurcaklar.

Velilerde de bir başka heyecan vardır. Çünkü yavruları ilk defa karne alacaklardı. Belli etmezler ama çocuklardan daha fazla olan heyecanları yüzlerinden belli olur.

Dersler yapılır. Tekrarlar yapılır ardı ardına. Biraz dikkatler dağınıktır bugün. Miniklerin aklının bir köşesi takılıdır karneye. Çok uzun sürmez dikkatleri. Adeta "ver artık şu karneyi" der gibi bakarlar öğretmenlerine.

Karne günü hatırasına fotoğraflar çekilir. Beklenen an gelir nihayet ve karneler masanın üzerine konur. İlk öğrenci gelir alkışlarla karnesini almaya ve ardından diğerleri...


Fotoğraflar çekilir ilk karneye özel


 Ben Hasan Kerem Yılmaz, öğretmenim bana bazen arkadaşım der. Ben hızlı yaşayan bir öğrenciyim. Konuşmam, yazmam, okumam hep hızlıdır benim. Ama yemeğe gelince orda biraz durmak lazım. Pek hoşlanmam yemek yemekten. Bu yüzden öğretmenle aram açılır. Duramam yemekhanede falan fırlarım hemen dışarı.

 Bu yıl abi oldum aynı zamanda. Biraz daha büyüdüm sayılır artık. Şarkı söylemeyi çok severim. Bazen arkadaşlarım rahatsız olur. Öğretmenim beni ikaz eder "Arkadaşım" yalnız bu sefer arkadaşımın tonu biraz yüksektir. Anlarım bana dendiğini ama yapamam. Biraz sonra yine başlarım söylemeye. Hiç bir şey yapamasam da ağzımı kapatır mırıldanırım. Fakat bunları düşünecek durumda değilim. Karnemi veeer!


Ben Recep Keskin, öğretmenim bana amcaoğlu der. Niye mi? Söyleyeyim, ikimizin soyadı da Keskin olduğu için.

Arada tatil de yaptım dersler aksadı. Bu sefer Recep sabah erken gel, Recep sabah sporuna katıl, Recep bu sabah yine gelmedin... 
Bir türlü bırakmadı yakamı. Amcaoğlu bak şu harfi şöyle yapalım. Amcaoğlu defterini kırıştırma. Recep bu akşam biraz fazla okuma yap. Buna benzer bir sürü cümleler. Biliyorum hepsi benim için.   

Karnemi ise hiç merak etmiyorum. Çünkü sonucu biliyorum. Benimle çok uğraştı öğretmenim, sonunda değdi ama...


 Ben Eda Toprak, öğretmen beni Bıdığım diye sever. Ama ben de çok Bıdığım di mi? 
Ben çok sempatik ve çok tatlıyım. Okuma konusunda zorluk çekmedim. Yazma beni biraz zorladı. Çoğu zaman ellerimi tuttu öğretmenim. Sıcacıktı elleri. Kendimi güvende hissettiriyordu. Nedense öğretmen elimi tutunca çok rahat yazıyordum. Yoksa öğretmen benimle ilgilensin diye mi yazmıyordum acaba? 

Sonunda her şey geride kaldı. Hem okudum hem yazdım. Özellikle "anne" yazınca çok mutlu olmuştum. Çünkü annem çok emek verdi bana.

Son günlerde hasta oldum, öğretmenim ve arkadaşlarım çok üzülmüşler ve özlemişler. Laf aramızda ben de onları çok özlemiştim. Karneden bir gün önce geldim okula. Geldim ama karne günü geldi çattı bile...


Ben Yusuf Ali Kakan, öğretmenim bana Yusuf'um der. Sınıfta bir Ali daha olduğu için bazen adımız karışıyor.

Çok çektirdim öğretmenime. Ama elimde değildi korkuyordum okuldan. Neme lazım, sabırlı adammış öğretmenim. Sonunda beni alıştırdı okula.
Hatta rehber öğretmenimle bir gün hastaneye gelmişler beni ziyarete. Galiba o zaman bütün korkularım yok oldu. Çok sevinmiştim bana geldikleri için. Kendimi çok değerli hissettim. Canım öğretmenlerim benim!

Artık korkmuyorum hasta olduğum zaman bile bir an önce okula gelmek için can atıyorum. Okul güzelmiş ya!
Tatilde ben bu okulu özlerim arkadaş!

 Ben Selim Eren Alicura, öğretmenle ilk tanışan öğrenciyim. Öğretmenim adımı da söyler ama bana yakışıklı diye seslenir. Okula başlayınca parmaklarım zayıftı. Sıkılıyordum derslerde. Bazen tuvalete gitme bahanesiyle koridorlarda dolaştığım olurdu. Öğretmen dışarı çıkıp beni sağdan soldan topladığı çok olurdu. Kaleme hakim olamıyordum.

Öğretmenim oyun hamuru, stres topu derken parmaklarım güçlenmeye başladı. Şimdi öğretmenimle bilek güreşi bile yapıyorum. Bazen erken geliyorum ve ders çalışmanın yanında satrançla birlikte başka oyunlar da oynuyoruz.

Okulun tadını aldım. Çok mutluyum. Arkadaşlar, öğretmenlerim hepsi çok güzeller.

Öğretmenimi çok yordum. Yorgunluğunu almak için ona ilginç sürprizler yapıyorum. Sanıyorum hoşuna gidiyor yaptığım sürprizler. Öğretmenim sensiz 15 gün nasıl geçer? Anne Allah sana sabırlar versin!


Ben Ali İhsan Ören, öğretmenim bana İhsan diye hitap eder. Şakalaşırız bazen güreş bile tutarız öğretmenimle. 

İlk başlarda biraz mızıkçılık yapardım. Ödevlerimi yapmadan geldiğim olurdu. Ama öğretmen beni bir okşar, sen şimdi bunu beş dakikada yaparsın der ve ben de hemen yapardım. Korkularım ve çekingenliğim vardı. 

Öğretmenim Akıllı kartını mahsuzdan çantasında bırakır ve bana İhsan "Öğretmenler odasında çantamın filan yerinde kartım var bana getir" der ve ben kartı bulmak için canla başla mücadele ederdim. Bu bana çok iyi gelirdi. Öğretmenlerle tanıştım ve onlarla konuştum. Şimdi herkesle rahat konuşup iletişim kurabiliyorum. Ödevlerimi de aksatmıyorum. Karneyi de merak etmiyorum Artık e-okul var.

Ben Ayşe Reyyan Deribaş, öğretmenim bana Pamuk Prenses der. Bazen de sen Pamuk Prensesten daha güzelsin deyince çok hoşuma gider. 

Ben çok mükemmeliyetçi bir kızım. Öğretmenime hiç belli etmem ama evde annemin canına okurum. Öğretmenim bunları fark etti herhalde ki, son zamanlarda evdekileri rahatsız etmiyorum. Biraz da gözlerim suludur. Öğretmene çaktırmadan ağladığım zamanlarım oldu. 

Ama çalışkan ve tertipli bir öğrenciyim. Öğretmenimin dediğini harfiyen yaparım. Her şeyim düzenlidir, yerli yerindedir. 

Herkes beni sever sınıfta. Şimdi karnemi alıyorum büyüdüm galiba. Öğretmenim 15 gün bensiz ne yapacak acaba?


 Ben Ensar Yıldırım, Öğretmenim bana adımla hitap eder. Ama eminim içinden Atom Karınca geçiyordur benim için.

 Ben yerimde duramam. Nerde hareket orda ben hazır olurum. Her zaman aynı yerde durmak sıkar beni. Bazen sıranın altında, bazen üstünde kısacası ben her yerdeyim. Galiba bundan olacak ki, yazım pek güzel olmadı belki. Ama olsun çok hızlı okumaya başladım. Ne görsem okuyorum. Hatta bazen öğretmenimi bıktırıyorum okuma isteğimle. Biraz da dağınık mıyım ne? Kitaplarım çoğu zaman ikizimin çantasından çıkıyor.

Unutmadan söyleyeyim aynı zamanda sporcuyum. Bayılıyorum spor yapmaya. Belki öğretmenlerimi ve arkadaşlarımı göremeyeceğim ama 15 gün doyasıya oynayacağım.
Karneyi mi? Onu hiç merak etmiyorum. Annem baktı zaten e-okul'dan.


 Ben Neva Mina Yaşar, öğretmenim bana Neva der. Neva aşağı, Neva yukarı, Neva önüne, Neva tahtaya... Ne var yani, dikkatim dağılmış olamaz mı? Bizim öğretmenin ensede de gözü var galiba. Tahtaya yazı yazarken bile arkaya dönüp arkadaşlarımla konuştuğumu anlıyor. Ödevlerimi okulda yaptığım için çantamı ve diğer eşyalarımı okulda bırakıyorum. Haliyle dağınık bıraktığım da oluyor. "Neva yine eşyalarını dağınık bırakmışsın" komutuyla sabahları toplamaya başlıyorum. Ne olur bir gün de siz toplayın öğretmenim. Laf aramızda çoğu zaman öğretmenim topluyor eşyalarımı.

Okulu, öğretmenlerimi ve arkadaşlarımı çok seviyorum. Her gün okula neşeyle geliyorum. Artık okuyorum ve yazıyorum. Tatilde okumayı biraz daha hızlandırmam lazım. Haydi hoşça kalın!

Ben Ömer Yiğit Çebi, öğretmenim bana Ömer'im ya da Ömercan diye hitap eder. Hoşuma da gidiyor bu kelimeler. 

Ben çabuk sıkılırım öyle yazma çizme işlerinden. Sağa sola bakarım bazen. Bazen de sırayı boyar renga renk yaparım. Uyarı alırım arada ama tutamam kendimi ne yapayım. Yemekle pek aram yoktur. Bu yüzden olsa gerek sık hastalanırım. Tabi bu arada derslerim aksar. Lakin zeki bir öğrenciyim. Kapatırım aradaki farkı. Karne almaya da hasta yatağımdan kalkıp geldim. 
Yeter ama alalım artık şu karneyi!


 Ben Azra Okumuş, öğretmenim bana güzel kız der. Okul başladığında adımı soyadımı söyleyince madem "Okumuş" sun neden okula geldin diye takılmıştı.
Ben hayat dolu ve başarılı bir öğrenciyim. Boş zamanlarımda sürekli boyama ve resimler yaparım. Bir keresinde öğretmenim, çok güzel yazıyorsun deyince aldım gazı ve başladım yazmaya. Öğretmenime aileme sürekli yazdım. Güzel de yazdım ama.

Yemekte özellikle kahvaltıda öğretmenime çok çektirdim. Ne bileyim yemekle pek aram yok. İnsan zorlaya zorlaya yer mi? Şimdi bir de tutturdu Azra yemekte su iç, Azra çantadaki su bitti mi? sürekli takipteyim. Bırak beni dersimi yapayım, resim çizeyim bu arada karneyi de alayım artık!


 Ben Şevval Esma Yıldırım, öğretmenim bana adımın yanında prenses diye de hitap eder.

Bir kıza göre fazla hareketli ve güçlüyüm. Yerimde duramam. Hareket etmeden yapamam ben. Bazen uyarı aldığım da olur. Farkındayım aslında derste yapmamalıyım ama elimde değil ki, ne yapabilirim. Sürekli ders dinlemeyi ve ödev yapmayı pek sevmem. Sıkılıyorum ben böyle işlerden. Ama oyuna diyecek yok. Seviyorum oynamayı, hareketli olmayı. Kimse kusura bakmasın ben buyum arkadaş.

Karnemi de merek etmiyor değilim. Nasıl acaba?


 Ben Burcu Sevim Kızılay, öğretmenim bana bazen Büşra der. Niye mi? Ben de çok merek ettim. Her seferinde uyardım öğretmenimi. Öğretmenim Büşra değil, Burcu diye. Bir gün bana sordu: Burcu neden arada sana yanlışlıkla Büşra diyorum biliyor musun? Önceki sınıflarımda sana benzeyen ve senin gibi çalışkan ve güzel bir kızım vardı. Sana bakınca çoğu zaman aklıma geliyor. Galiba karıştırıyorum diye söylemişti. O zaman çook sevinmiştim. Deme ki, ben çalışkan bir öğrenciyim. Büşra ismi artık bana güzel gelmeye başlamıştı.

Son zamanlarda öğretmenim gözlük işine taktı. Burcu gözlük nerde? Burcu gözlüğünü tak. Gözlük şöyle, gözlük böyle sürekli anlattı gözlük takmanın yararlarını.

Ama sever beni öğretmenim. Ben çok hızlı okurum, hızlı yazarım. Genelde çalışma kitaplarını önce ben tamamlarım. Öğretmenim kontrol eder ve ağzı dolu dolu "Aferin kız" der ve ben çok mutlu olurum.

Ben Ebru Erdal,öğretmenim bana bazen Ebruli der. Okula en son ben geldim. Önce başka okuldaydım. Okula gelince öğretmenim çok ilgilendi. Kısa zamanda alıştım okula ve arkadaşlarıma. Çabuk öğrendim okumayı. Hiç zorlanmadım diyebilirim. Yazıda biraz zorlandığım zamanlar oldu ama onu da kısa zamanda aştım.

Sesiz sakin, çıtı pıtı bir kızım ben. Bazen öğretmenin zorlamasıyla konuşurum. Evde pek öyle değilimdir. Lakin okulda kurallara uymak lazım. Kısacası ben hanım hanımcık bir kızım.

Evden gelirken dalgın olurum zaman zaman. Ders araç gereçlerimin evde kaldığı zamanlar olur. Öğretmenimin kitaplarını en çok kullanan öğrenciyim diyebilirim. Olsun ama öğretmenim onlara zaten yazmıyor ki! Hiç olmazsa bir işe yarasın.
Herkese iyi tatiller...


Ben Ayşe Sueda, öğretmenim bana Sueda der. Benim korkularım vardı. Her söylenen sözü üzerime alırdım. Güvenemezdim kendime ve yazı yazmaya korkardım. Bu yüzden belkide en çok benim ellerimi tuttu öğretmenim. Her seferinde her harfe yeni başlayınca bıkmadan usanmadan ve sabırla ellerimi tutup yazdırırdı öğretmenim.Güven vermeye çalışırdı bana. Anlardım aslında bunu ama yine de tedirgindim.

Defterdeki çizgileri tutturmak bir hayli zaman aldı benim için. Yılmadı öğretmenim hep bana ümit verdi sürekli. En sonunda başardım. Okuma ve yazma o kadar da zor değilmiş. Artık yüzüm gülmeye başladı. Önceleri kendimi suçlu gibi hissederdim. Şimdi ise gayet mutlu ve güler yüzlüyüm.

Okulumdan, arkadaşlarımdan , öğretmenlerimden ne kadar çok hoşlanıyor ve onları seviyormuşum. Başarmak çoook güzel bir duyguymuş. Herkese çok teşekkür ediyorum.

Ben Mustafa Yılmaz Kaplan, öğretmenim bana Mustafa der. İkinci adımı hemen hemen hiç kullanmadı. Çok sonradan öğrendim. Öğretmenimin babasının adı Mustafa'ymış. O sebepten herhalde Mustafa'yı kullanıyor olmalı.

Yapı olarak ben de hareketliyim. Duramam yerimde. Ama öğretmenimin bir bakışıyla anlarım ikaz edildiğimi ve kendime çeki düzen veririm. Belki uzun sürmez lakin öyle de olsa anlarım nerde durmam gerektiğini. 

Bir de ben sevecen bir yapıya sahibim. Bu yanımı anlatamam kimseye. Severken üzerim çevremdekileri ve sonra ben de üzülürüm bu halime. Bilmiyorum belki geçer ileride belki de azaldı. Çünkü son zamanlarda fazla ikaz almıyorum. 

İlk başlarda kalem tutma yönünden fazla anlaşamadık öğretmenimle. Sonra öğretmenimin dediği şekilde tuttum kalemi ve alıştım düzgün tutmaya. Böylece yavaş yazsam da güzel yazmaya başladım. Nihayet elim alıştı ve hızlandım. Güzel yazıp, güzel okumaya başladım. 

Ben bu işi biliyorum diye kendime oldukça güvenmeye başladım. Karnem güzel diye düşünüyorum. Öğretmen çağırana kadar sesimi çıkarmamaya karar verdim.


Ben Defne Kayalı, öğretmenim bana Defne yaprağım, zeytin gözlüm falan der. Ben bu sınıfın başkanıyım. İlk başlarda çok ağladım, annemden babamdan ayrılırken.Gözlerim sulu sulu olurdu çoğu zaman. Sınıfa girip derse başladığımda, çoğu şeyleri unutur derse odaklanırdım. Ama beni sınıfa sokmak için az uğraşmadılar. Öğretmenimin omuzlarında sınıfa çok girdiğim zamanlar oldu.

Bunlar bir hatıra benim için artık. Ben öğretmenimin zeytin gözlüsü ve söz dinleyen bir öğrencisiyim. Kendimi biraz da sempatik buluyorum. Ödevlerimi yapıyorum, dersleri iyi dinliyorum. Galiba başardım ben bu işi. Çünkü ne görsem okuyor ve ne söyleseler yazıyorum. Bazen devamsızlıklarım oldu. Korktum geri kalırım diye, sağ olsun anneannem beni fazla boş bırakmadı. Öğretmenim arada kontrol edince "aferin kız" dediğinde anlıyordum eksiğim olmadığını.

Ben herkesi seviyorum ve herkes de beni seviyor. Tatilde arkadaşlarımı özleyeceğim. Karnemi de merak ediyorum...


Ben Aybüke Toprak, öğretmenim Aybüke kısmını daha çok seviyor herhalde ve bana öyle sesleniyor. Rüya dediği zamanlar da oluyor.

Beni ilk görenler içine kapanık, hiç konuşmayan biri zannederler ama yanılıyorlar. Ben sevecen, güler yüzlü bir öğrenciyim. Öğretmenimi hiç üzmedim ve yormadım. İlk başlangıçta çizgilerde biraz zorluklar oldu ama çabuk geçti.

Yapı olarak çok fazla istekte bulunan bir öğrenci değilim. Zaten parmak kaldırdığımda daha ben söylemeden öğretmenim anlıyor ne ihtiyacım olduğunu. Hemen bana izin veriyor. Okuma yazma konusunda çok zorlanmadım. Verilen çalışmaları zamanında yaptığım için de çabuk ilerledim.

Son günlerdeki salgınlardan ben de nasibimi aldım. Biraz evde dinlendim. Okulumdan ve arkadaşlarımdan ayrı kaldım. Özledim okulumu ve arkadaşlarımı. Bir gün arkadaşlarım sınıfta bana geçmiş olsun dileklerini toplu olarak kayda alıp göndermişler. O kadar mutlu oldum ki anlatamam. Hastalık işte insan bekliyor tabi iyi dilekleri...

Sonunda bir dönemi tamamladık. Karnemi heyecanla bekliyorum.


Bana Nemira Küçükvardar derler. Öğretmenim bana genellikle Nemira diye seslenir. Sabahları spora geç kalınca öğretmenim üzülür. Aslında spor yaparak derse girmek bana da iyi geliyor ama ne yapayım bazen geç kalıyoruz işte.

Ben sıradan bir çocuk değilim. Yeni moda tabiriyle marjinal diyebilirsiniz. Sırada biblo gibi oturmak, çiçek olmak, arkaya dönmemek, sıranın altına girmemek, üstüne çıkmamak benim için mümkün olan davranışlar değil. Çizmelerim ayaklarımda durmaz benim, duramaz. Sandalyede oturmam pek. Gerekirse amuda kalkarım. Uzun süre bir yerde kalmak bana göre değil.

Öğretmenim anlar bunu "Nemira lavaboya git, elini yüzünü yıka, koridorda çember at" gibi molalar verdirir. İyi de gelir, kısa süreli de olsa rahatlatır beni. Bazen dağılan saçlarımı toplar, tokamı takar. Hoşuma da gider ama çok fazla kalmadan düşer bir yerlere yine.

Allah için zeki bir öğrenciyim. Tüm bunlara rağmen dersi bir kere duymam yeterli oluyor. Şu anda gördüğümü okuyor ve söylenileni yazıyorum. Daha ne olsun. Geri kalanları da ikinci dönem öğreniriz.

Ha unutmadan söyleyeyim, ben aynı zamanda sporcu bir kızım. Bir kıza göre oldukça hareketliyim. Çok güzel çember atar şak diye ayaklarımı açar otururum. Karne mi? Onu hiç düşünmüyorum. Zamanı gelince öğretmenim karnemi verir.


Ben Nurefşan Çifçi, sınıfın en çok gülen yüz alan öğrencisiyim. Öğretmenim bana esmer güzeli der. Ödevlerimi zamanında yapar hiç aksatmam.

Sınıfta en hızlı yazanlar arasında olduğumu düşünüyorum. Okuma işini de çözdüm. Bazen gürültüde dikkatim dağılıyor. Dikte çalışmasında hatalarım olabiliyor. Ama olsun bu herkeste olabilir. Sonuçta yanlış duymuş olabilirim.
Öğretmenimin beni çok sevdiğine inanıyorum. Derste harketlendiğim zamanlar da mutlaka olmuştur. Gayet normal sonuçta ben de çocuğum değil mi?

Çalışma kitaplarındaki etkinlikleri önce bitirenlerden biriyim. O nedenle de okuma çalışması yapmaya çok zamanım oluyor. Bu da okumamı ilerletmeye ve hızlandırmaya çok fayda sağlıyor.

Tatile gideceğim için seviniyorum ama arkadaşlarımdan ayrılacağım için de üzülüyorum. Herkese iyi tatiller...
Karneeem karneeem! Karnemi isterim!


Birisi karne mi dedi? Alın size karne! 15 gün dinlenin. Hoplayın, zıplayın, rahatlayın. Bu arada tekrar yapmayı da unutmayın! Herkese iyi tatiller! Gözlerinizden öpüyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder