21 Haziran 2015 Pazar

Babalar Günü Gelmiş Neyime

BABALAR GÜNÜ GELMİŞ NEYİME
Babamdı o, dağımdı benim.
Sığınacak liman, dostumdu benim.
Bir güçtü bana, güvenimdi benim.
İdeailimdeki insan, kahramanımdı benim.





Sevgili babacığım küçükken hep yurtdışındaydın. Senede bir ay görüşme şansımız oluyordu. O zamanlarda baba kavramı kafamda pek oturmuyordu.
Eskiden adetti ya nasıl kahrolası bir adetse? Babalar ve analar çocuklarını sevmez, sevemez çünkü ayıp sayılırdı. Sevilmeye başımızın okşanmasına ihtiyaç olduğunda sevgiden, şevkatten, merhametten yoksun yıllar…

İlk-orta-lise –üniversite- hayat… Üniversite yıllarında anlıyorum babanın ne demek olduğunu. O zamana kadar sert, otoriter, dediğim dedik bir adam… Sevgiden içi parçalanmasına rağmen sevgisini gösteremeyen baba… Üniversite yılları ve babamla arkadaşça her şeyi rahatça konuşabildiğimiz güzel yıllar. Meğer babam dağ gibi bir adammış. Güçlü, kuvvetli, maharetli  ve mangal gibi yürekli adammış…

Üniversite biter ve tayin bekleriz birlikte. Fındık olmamıştır o yıl. Emekli de olamamıştır henüz. Cepte para da yoktur ve baba hüzünlüdür. Ama yolcu edilecek ve cebine para konulacak bir evlat vardır. Çeker ahırdaki ineğini ve oracıkta satar. Eline aldığı 30.000 lirayı dokunmadan verir bana. Adeta konuşmadan gözleriyle “ İneği satarak bu parayı veriyorum.” Bunu söylerken “Elin bollaşınca, maaşını alınca paramı gönder” demek ister…

Bu hal beni çok etkilemiştir. Gözlerim buğulanmış ve hakim olamadığım gözyaşları dökülüvermişti yanaklarımdan aşağı… Sarılırım sıkıca boynuna ve öperim ellerini. Helallik isterim ondan ve derim ki, maaşımı alır almaz sana para gönderirim… Baba da insandır nihayet, duygulanır ve kendini tutamaz boşanır gözyaşları…

Baba kavramı daha da büyür gözümde. Cebinde yoktur ama eline geçen ilk parayı hiç tereddütsüz bana vermiştir. Bu hareket içime oturmuş ve çok duygusallaşmış olacağım ki, tayin yerim olan Kars’a varana kadar kimselere göstermeden ağladım.

Aradan yıllar geçtikçe büyür babam gözümde. Büyük adamdır. Az konuşur, öz konuşur ama doğru konuşur. Anlayamadığım, kabullenemediğim bir konu vardır. Babam hep haklı çıkar. Tartışmada, konuşmada, karar vermede, onun kararı uygulanmasa da sonunda o hep haklı çıkardı. Yıllar birbirini kovalamaya ve babam haklı çıkmaya devam etti. Sonradan anladım ki, tecrübe demek ki bu imiş. Hayatın çemberinden geçmiş ve yaparak yaşayarak öğrenmiş Koca Çınar…

Yaptığım incelemeler ve gözlemler sonunda babamın köy standartlarında çok üstün bir kişiliğe sahip olduğunu gördüm. Tehlikeyi, ya da olacakları önceden görebilen ve sorun çözme kabiliyetine sahip örnek insandı. Çevresindekilerin “Bilirkişi” olarak gördüğü ve müşkül durumda yardım istedikleri bir insandı.

Doğumundan ölümüne kadar 83 yıl çileli bir ömür süren, kale gibi adamdı babam. Gölgesi bile yetermiş aleme şimdi anlıyorum. Zaman ilerledikçe daha çok anlıyorum ve arıyorum, ihtiyaç duyuyorum.

Her gece dualarımızdasın. Çocuklarla birlikte seni hiç bir gün Kur-an’sız ve duasız bırakmadık, bırakmayacağız. Ancak bunu yapabiliyoruz. Mekanın Cennet, ruhun şad olsun Koca Çınar…


1 yorum: