KARTALKAYA CİVARINDA MÜTAVAZI BİR KAMPÇI

Bolu Kartalkaya yakınlarında mütavazı bir kamp yeri ve mekan sahibi Kamçı Orhan...

Bizden biri, içimizden biri. Tanıyınca, sohbet edince bu memleketin çocuğu diyebileceğiniz, kanınızın ısınacağı güzel insan.

Mekan hemen asfalt yolun kenarında şirin bir konaklama yeri.

Bulmakta zorluk çekmeyeceğiniz, herkesin kolayca bulabileceği bir yer. 

 Mekanı özetlemek gerekirse; Kamp çadırlarının konuşlandığı bahçe, yatakhaneler (odalar ve lavabo-duş) restoran bölümü ( şark köşesi ve kütüphane, mutfak, yemek yenilen bölüm ve soba ya da kuzine başında sohbet alanı)  dış mekanda yine bir adet konteyner, alabalık havuzu, derenin üzerinde kurulmuş kapalı ve açık sohbet mekanları, etraf alabildiğine orman ve kuş sesleri...

Rahatça araçların park edilebileceği güvenli mekanlar

Restoranda yemek, sohbet ve şark köşesi alanları.

Şark köşesi ve kütüphanenin yakın görünüşü. 1900 metre yüksek bir kamp yerinde rahatça kitap okuyabileceğiniz ve kafa dinleyebileceğiniz bir mekan.

Akşam konaklayacağınız içi ahşap kaplamalı çam kokularıyla rahat bir uyku çekeceğiniz mütavazı

 odalar. Banyosu ve lavabosu hizmete hazır.  

                                         

Sabahlar için örnek bir kahvaltı ki bu çeşitleri istediğiniz kadar çoğaltmak mümkün. 

Kim bilir belki canının sobada kızarmış ve üzerine tereyağı ya da reçel sürülen ekmek çekmiş olabilir. O zaman hiç merak etmeyin, yanı başınızda odun ateşiyle yanan sobanın üzerine ekmek dilimlerini koymanız yeterli olacaktır. 

Yaz ya da kış fark etmez. Eğer canınız közde patates çekmişse ki, çekeceğine eminim. Dışarda kamp ateşi yanarken patatesleri gömüverin ateşin derinliklerine...

Kamp varsa kamp ateşi kaçınılmaz, sohbetler harikadır.

Mekanın Şark köşesi her zaman hizmetinizde olup, yaz kış fark etmeden hizmet vermeye devam etmektedir. Bazen çocuklar sizden bu mekanı alabilir doğal olarak. 

Ne kadar geç yatarsanız yatınız. Sabah kalktığınızda dinç ve uykunuzu almış olarak kalkma ihtimaliniz çok yüksektir. Sabah namazından sonra kuş cıvıltıları arasında yapacağınız bir yürüyüş size iyi gelecektir. Israrla tavsiye edilir. 

Yürüyüş yaparken etrafı incelemek gibi bir merakınız varsa bence hiç durmayın derim.

Bölge yapısı itibariyle toprak kalınlığı fazla olmayan ve çoğunlukla kayalık bir yapıya sahiptir. Sanırım Kartalkaya adı da buradan geliyor. Sağa sola sıçrayan çam kozalaklarının her mekanda hayata tutunmaya çalıştığını en güzel bu kayaların üzerinde hayata tutunmaya çalışan çam ağacından anlayabilirsiniz. 

Yol boyunca ve iç kısımlarda devasa ağaçlara rastlamakla birlikte yeni fidanlara da rastlamak mümkün.

Kayalıklar üzerinde hayata tutunma mücadelesi veren çamlarda bazı renklerin kahverengiye dönmesi dikkatlerden kaçmıyor. 

Farklı ağaç ve çiçek türlerine rastlamak mümkün olmakla birlikte ağaçların çoğunluğu çamlardan oluşuyor. 

Kahverengiye dönmüş ve üzerinden ipler asılan çam ağaçları gittikçe ilgimizi çekiyor. 

Daha yakından bakınca bunun bir tür zararlı mantar olduğunu anlıyoruz. Demek ki bu mantarlar ağaçların önce renk değiştirmesine sonra da kurumasına yol açıyor. 

Akarsuya doğru uzanana dallar adeta imdat diye sesleniyorlar. 

Biraz uzaklara bakınca da bu ağaçların hiç de azımsanmayacak sayıda kurumaya başladığını görüyoruz. Tabii buradan yetkili mercilere de sesleniyoruz. Bu hastalığa bir çözüm bulunmalı ve ağaçlar tez elden kurtarılmalı diyoruz. Botanikçiler, ziraat mühendisleri iş başına diyerek sosyal sorumluluğmuzu da yerine getirmiş oluyoruz. 

Sabah güneşi ilk tepelere vuruyor ve kartpostallık bir görüntü oluşuyor.

Adını bilmediğim ama birbirinden güzel çiçeklere rastlıyorum. Çiçeğin yapısından zor şartlara dayanıklı olduğunu ve çok güzel bir çiçek olduğunu anlıyorum. 

Güneş ışıklarının ilk vurduğu noktadan kendimi alamıyorum. Bu harika görüntüyü sizlerle paylaşmak istiyorum.

Biraz önce bahsettiğim çiçeğin daha da açmış ve güzelleşmiş hali.

Bu çiçeklerin olduğu yol kenarlarında toprak kalınlığı da fazla yok. Arka fonda kalan mor çiçeklerin güzelliğini de yabana atmamak lazım. 

Yaklaşık bir 10 km kadar yürüyorum ama hala yorgunluk hissetmediğimi fark diyorum. Herhalde bu dağların ve açık havanın hikmeti olsa gerek. 

Yakınlarda Köroğlu Şelalesi var dediler ve merak ettik.

Acaba suyu nasıldır, soğuk mudur diye de bir denemek istedik doğrusu.

Bir müddet sonra ayağımın pancar gibi kızarmaya başladığını görünce galiba su soğukmuş dedim.

Şelalenin sesini duymak ve akışını görmek isteyenler olabilir diye bir video bırakalım dedik. Bu arada Orhan Bey, konaklamaya gelen misafirleriyle bu şelaleye turlar düzenliyor hatta şelale başında sucuk ekmek (ızgara) ya da tüpte yumurtalı olarak yenilebiliyor. 

Biz yazın gittik ama kışın da görüntü muhteşem oluyormuş. Şelale buz tutuyor ve harika görüntüler oluşuyormuş. Bu görüntüleri yakalamak için kışın gelmeyi kafaya çoktan koydum bile.

Yolunuz kışın Orhan Beyin mekanına düştü iste çok şanslısınız. Çekirdekten kampçı olan Orhan Bey

size her türlü imkanı sunacaktır. Kamp hizmetleri, doğa sporları, yürüyüşler ve gönlünüzce kayabilmek...

Kestanenin sobanın üzerinde pişerken çıkardığı sesi dinlemek ve hareketleri gözlemlemek için bile buraya gelmek gerekir diye düşünüyorum. Düşünsenize dışarıda buram buram kar yağıyor, siz kar manzarası eşliğinde kestane yiyorsunuz. 

Akarsuyun üzerine yapılmış küçük kamelyalarda yaz-kış su ve kuş sesiyle kahvaltı etmek, çay içmek ne kadar güzeldir bir hayal etsenize...

Kar yağınca "İglo" bile yapabileceğiniz bu mekanı tatil listenize ekleyin derim.

Mekanın sahibi Orhan Bey, Anadolu insanı, içimizden biri. Bir bakarsınız mutfakta size yemek hazırlıyor, bir bakarsınız birlikte sohbetin derinliklerine dalmışsınız. Namaz kılacaksınız vakit geldi, Orhan Beyi imamet makamında görüyorsunuz. 

Hani derler ya on parmağında on hüner, tam da bu söz Orhan Beyi anlatıyor. Bence tanıdıkça benim çok eksik anlattığımı daha fazlası olduğunu anlayacaksınız. 

Yolun, bahtın, şansın açık olsun Orhan Demiral kardeşim...

NOT: Fiyat uygun olduğu için, güvenilir olduğu için, yediğiniz-içtiğiniz içinize sinsin diye, temiz hava bol oksijen için, kafanızı dinlemek ve bu güzel insanla tanışmak için mutlaka "Kampçı Orhan-Demiralabalık" mekanına gidiniz.