26 Haziran 2016 Pazar

ORTAK NOKTAMIZ ASFA

Torun başka bir şeye benzemez derlerdi. Kucağıma alınca inandım.

20 Yıldır tekrarlayan bu tablonun gönüllülerine selam olsun
Fedakar delikanlılar hiç bir faaliyetten geri kalmadılar. Gözlerinizden öpüyorum.


ORTA NOKTA ASFALI OLMAK

Yıl 1996 ve birinci sınıfa gelir öğrencilerimiz. Hepsi pırıl pırıl hepsi birbirinden güzel çocuklar. Zaman çocuklarla su gibi akıp gider durmadan. Siz güzel çocuklarınızla bu akıp giden zamana bir şeyler sığdırmaya çalışırsınız.
Günleriniz yoğun geçer. Okuma-yazma derken ardından akademik dersler birbirini takip ederler. Derslerin yanında araya sosyal faaliyetleri serpiştirirsiniz. Çünkü bu faaliyetler çocukların gelişimi için çok önemlidir. Akademik alanda olduğu gibi sosyal faaliyetlerde de başı çeker çocuklarınız. Gurur duyarsınız, öğrencilerinizin her alandaki başarısıyla. Umutlanırsınız, “bu çocuklarda iş var” dersiniz ve içinizi sevinç kaplar.
Bazen hayal kurarsınız uzun uzun. Her öğrencinizi kafanızda bir yerlere yerleştirirsiniz. Ülkenin hatta ülke dışında önemli yerlere yerleştirirsiniz. Onlara geleceği teslim-emanet edersiniz. Her törende konuşulan ve klişe haline gelmiş “geleceğin büyükleri” sözü kafanızda iyice şekillenir. Doktor, mühendis, avukat, tüccar, vali, kaymakam vs. olur çocuklarınız. Şunu düşünmeden edemezsiniz. Amma önce iyi bir insan sonra iyi bir Müslüman daha sonra diğerleri der noktayı koyarsınız.
Zaman bu ya durur mu yerinde, akar da akar. Bir bakmışsınız yavrular ilkokulu bitirmişler ve son karneyi veriyorsunuz. Son konuşmayı yapamazsınız her zaman ders anlattığınız masada ya da tahtada. Kocaman bir hıçkırık boğazınıza düğümlenir. Adeta zorlar sizi ağlamaya. Artık dayanma gücü kalmamıştır. Bırakırsınız kendinizi hıçkıra hıçkıra, höyküre höyküre ağlarsınız. Gözyaşlarıyla verisiniz karneleri. Hepsine sarılırsınız sıkı sıkı. Çünkü bazılarını belkide bir daha görmek mümkün olmayacaktır.
Kopmaz irtibatınız, bağlar her geçen yıl daha sağlamlaşır. Derken orta, lise ve üniversiteler biter. Bu süreçte her yıl görüşürsünüz çocuklarınızla. Her görüşmede onlar yine çocuktur gözünüzde. Aynı anne babaya her zaman çocuk göründüğümüz gibi… Dediğiniz, düşündüğünüz gibi de olmuştur. Doktorlarınız, mühendisleriniz, Kimyagerleriniz, psikologlarınız, işletmecileriniz, tarihçileriniz, uluslararası ilişkiler uzmanlarınız, devlet memurlarınız, tekstil tasarım ve desinatörleriniz ve ticaretle uğraşan öğrencileriniz olmuştur. Hatta içlerinde üniversite derecesi yapanlar bile olmuştur.
İşte biz bu akşam (25 Haziran 2016) bu çocuklarla beraberdik. Çok mutlu hissettim kendimi. Niye mi? Niye olacak; oğullarım, kızlarım, damatlarım ve gelinlerim hepsi gelmişti de ondan. Hele bir de torunum vardı ki sormayın. Maşaallah suphanallah! Arif Eymen harika bir çocuk. Rabbim nazarlardan saklasın. Onu kucağına almak ve ona bir şeyler yedirmeye çalışmak. Bana bunları yaşatan Rabbime şükürler olsun.
Özel Asfa Mustafa Enver İlkokulunda okuttuğum ve 20 yıldır hiç itribatı koparmadığımız öğrencilerimle beraberdim. Düğünlerine, nişanlarına hatta bazılarını kız istemelerine şahit olduğum, nikâh şahitliklerini yaptığım sevgili öğrencilerimle beraberdim.
Emeklerimin boşa gitmediğini gösteren Rabbime binlerce kez şükürler olsun.

NOT: Guinness rekorlarına aday olacağım.


1 yorum:

  1. Maşallah Kenan hocam,daha nice nesiller yetiştireceksiniz.

    YanıtlaSil