Torun başka bir şeye benzemez derlerdi. Kucağıma alınca inandım.
20 Yıldır tekrarlayan bu tablonun gönüllülerine selam olsun
Fedakar delikanlılar hiç bir faaliyetten geri kalmadılar. Gözlerinizden öpüyorum.
ORTA NOKTA ASFALI
OLMAK
Yıl 1996 ve birinci sınıfa gelir öğrencilerimiz. Hepsi pırıl
pırıl hepsi birbirinden güzel çocuklar. Zaman çocuklarla su gibi akıp gider
durmadan. Siz güzel çocuklarınızla bu akıp giden zamana bir şeyler sığdırmaya
çalışırsınız.
Günleriniz yoğun geçer. Okuma-yazma derken ardından akademik
dersler birbirini takip ederler. Derslerin yanında araya sosyal faaliyetleri
serpiştirirsiniz. Çünkü bu faaliyetler çocukların gelişimi için çok önemlidir.
Akademik alanda olduğu gibi sosyal faaliyetlerde de başı çeker çocuklarınız.
Gurur duyarsınız, öğrencilerinizin her alandaki başarısıyla. Umutlanırsınız, “bu
çocuklarda iş var” dersiniz ve içinizi sevinç kaplar.
Bazen hayal kurarsınız uzun uzun. Her öğrencinizi kafanızda
bir yerlere yerleştirirsiniz. Ülkenin hatta ülke dışında önemli yerlere
yerleştirirsiniz. Onlara geleceği teslim-emanet edersiniz. Her törende
konuşulan ve klişe haline gelmiş “geleceğin büyükleri” sözü kafanızda iyice
şekillenir. Doktor, mühendis, avukat, tüccar, vali, kaymakam vs. olur
çocuklarınız. Şunu düşünmeden edemezsiniz. Amma önce iyi bir insan sonra iyi
bir Müslüman daha sonra diğerleri der noktayı koyarsınız.
Zaman bu ya durur mu yerinde, akar da akar. Bir bakmışsınız
yavrular ilkokulu bitirmişler ve son karneyi veriyorsunuz. Son konuşmayı
yapamazsınız her zaman ders anlattığınız masada ya da tahtada. Kocaman bir
hıçkırık boğazınıza düğümlenir. Adeta zorlar sizi ağlamaya. Artık dayanma gücü
kalmamıştır. Bırakırsınız kendinizi hıçkıra hıçkıra, höyküre höyküre ağlarsınız.
Gözyaşlarıyla verisiniz karneleri. Hepsine sarılırsınız sıkı sıkı. Çünkü
bazılarını belkide bir daha görmek mümkün olmayacaktır.
Kopmaz irtibatınız, bağlar her geçen yıl daha sağlamlaşır.
Derken orta, lise ve üniversiteler biter. Bu süreçte her yıl görüşürsünüz
çocuklarınızla. Her görüşmede onlar yine çocuktur gözünüzde. Aynı anne babaya
her zaman çocuk göründüğümüz gibi… Dediğiniz, düşündüğünüz gibi de olmuştur.
Doktorlarınız, mühendisleriniz, Kimyagerleriniz, psikologlarınız, işletmecileriniz, tarihçileriniz, uluslararası
ilişkiler uzmanlarınız, devlet memurlarınız, tekstil tasarım ve
desinatörleriniz ve ticaretle uğraşan öğrencileriniz olmuştur. Hatta içlerinde
üniversite derecesi yapanlar bile olmuştur.
İşte biz bu akşam (25 Haziran 2016) bu çocuklarla
beraberdik. Çok mutlu hissettim kendimi. Niye mi? Niye olacak; oğullarım,
kızlarım, damatlarım ve gelinlerim hepsi gelmişti de ondan. Hele bir de torunum
vardı ki sormayın. Maşaallah suphanallah! Arif Eymen harika bir çocuk. Rabbim
nazarlardan saklasın. Onu kucağına almak ve ona bir şeyler yedirmeye çalışmak.
Bana bunları yaşatan Rabbime şükürler olsun.
Özel Asfa Mustafa Enver İlkokulunda okuttuğum ve 20 yıldır
hiç itribatı koparmadığımız öğrencilerimle beraberdim. Düğünlerine, nişanlarına
hatta bazılarını kız istemelerine şahit olduğum, nikâh şahitliklerini yaptığım
sevgili öğrencilerimle beraberdim.
Emeklerimin boşa gitmediğini gösteren Rabbime binlerce kez
şükürler olsun.
NOT: Guinness rekorlarına aday olacağım.
Maşallah Kenan hocam,daha nice nesiller yetiştireceksiniz.
YanıtlaSil